top of page

SAKLANMAK YA DA SAKLANMAMAK

 

Okumak bir paralel evrene gidip başka dünyaları keşfetmekse, yazmak da iç dünyasını keşfe çıkması insanın. En azından benim için bu böyle oldu, oluyor🍂

 

İlkini hep yapardım, şimdi yazmaya daha çok cesaret edebiliyorum. Demek ki iç dünyama inip bir şeyler keşfetmek daha az korkutucu geliyor, daha az can yakıcı olmasa da🍂

 

Daha 20’li yaşlarda Buket Uzuner’e mail atmıştım. O da bana incelik göstermiş ve hiç kimse sizi okumasa bile yazmaya devam edin demişti🍂

 

Yıllar sonra J. D. Salinger’ın Çavdar Tarlasında Asi filmini izleyecek ve onun inzivaya kapanarak yazdığını ve yazılarını hiç bir şekilde yayınlamasına izin vermediğini seyredecektim🍂

 

Yazılarımı kim okuyor bilmiyorum, edebi bir değeri olup olmadığını da🍂

 

Tek bildiğim bana iyi geldiği🍂

 

Görünür olmak ya da olmamak. Bir sürü ikilem gibi bu ikilem de benim hayatımda önemli bir yer tutuyor🍂

 

Çok zor oldu tabi bu ikilemi yaşadığımı kabul etmem. Nasıl edecektim ki🍂

 

Beynimiz savunma mekanizmaları kurup onları bir de gerçek yapmıyor muydu zaten🍂

 

Babamın, amcamın sağır dilsiz olması, onların varlığının bir çok insanca küçümsenmesi gerçeğiyle nasıl yüzleşecektim ki başka türlü🍂

 

Ben çok görünür olursam, onlara ihanet etmiş olmayacak mıydım🍂

 

Sessiz sedasız bir köşede olmak daha güvenliydi hem🍂

 

Sessiz babanın sesli kızı olmayı açıklamak daha zordu çünkü dünyaya🍂

 

Sonra zaman geçti, ben bir analiz sürecinden geçtim ve artık görünmez olmaktan vazgeçtim🍂

 

Belki onların dili olamayacağım, belki kimsenin dili olamayacağım ama kendimin dili olabileceğim, bu tercihi yaptım sanırım🍂

 

İnsanlar ne derse desin, beğensinler ya da beğenmesinler, kendimden saklanmak istemiyorum artık🍂

 

Yorumlar


bottom of page